…İkinci halatı hazırladık alelacele. Bu kez Rasim’i aşağı sarkıtırken, taşa çarptığı dizi kanayan Adem’i yukarı çektik. Nöbetçi öğretmenden ecza dolabının anahtarını isteyemediğimiz için kendi yöntemlerimizle Adem’in bacağını tedavi etmeye çalıştık. Rasim, mandalina torbasıyla çekildi yukarı. Aylarca çölde kalmış bedevi susuzluğuyla üşüştük mandalinalara. Nöbetçi öğretmen gelir de kabukları görür endişesiyle kabuklar bir naylon torbaya konuyor ve ranzalardan birinin altına gizleniyordu. Birden yatakhanenin kapısı açıldı. Eğitim şefi, nöbetçi öğretmen ve başka iki öğretmen içeri girdi. Eğitim şefi havayı kokladı. “Ne kokuyor burası?
Mandalina mı?”
“Evet efendim.”
“Nereden buldunuz mandalinayı?”
“Hamamdan gelirken manavdan aldık,” dedim.
“Bu saatte?”
“Tam kepenkleri kapatıyordu, rica ettik, bizi kırmadı, tekrar açtı dükkanı.
“Yer misiniz efendim?” dedim, elime aldığım dört mandalinayı öğretmenlereuzatarak.
Aldılar ve afiyetle yediler. Öğretmenleri suça ortak etmenin zevkini kahkaha atarak kutlamak var ama, yeri değil…